Duygusal pazarlamanın gücü

Köpek maması köpeğiniz için değil sizin için

💁‍♂️ Öncelikle

Tüm bu çeşitlilik gerçekten köpeğiniz için mi, yoksa daha çok biz sahipleri için mi?

💎 'Duygusal pazarlamayı' nasıl kullanabileceğiniz hakkında önemli fikirler

💡 Fikrin Özeti

Duygusal çekicilik ve müşteri projeksiyonunun gücü üzerine yoğunlaşın. İnsanların evcil hayvanlarına yönelik tercihleri, aslında kendi duygusal ihtiyaç ve arzularını yansıtır. Bu, müşterilerin kendilerini şefkatli ve sorumlu sahipler olarak görmelerini sağlayan bir pazarlama stratejisidir. Ürünün kendisinden çok, müşteriye hissettirdiği duygular ve temsil ettiği değerler önemlidir. Bu strateji, markanın hikayesi, ürün tasarımı, ambalaj, reklamlar ve müşteri hizmetleri gibi her alanda duygusal çekiciliği yansıtmalıdır. Etkili bir duygusal pazarlama, müşterinin markayla derin bir bağ kurmasını sağlar ve sadık bir müşteri tabanı oluşturur.

🐶 Evcil Hayvanlarımızla Bağımız

Kediniz veya köpeğiniz varsa eğer kendinizi evcil hayvan maması reyonunda, seçeneklerden bunalmış bir halde bulduğunuz illa olmuştur.

Sıra sıra parlak renkli paketler, her biri canınız ciğeriniz evcil hayvanınız için en sağlıklı, en lezzetli yemeği vaat ediyor.

Ama işte bir düşünce: Tüm bu çeşitlilik gerçekten köpeklerimiz için mi, yoksa daha çok biz sahipler için mi?

Şunu hayal edin: Rafları tarıyorsunuz ve gözleriniz "Gurme Sığır Eti ve Sebze Yahnisi - Tüylü Dostunuz İçin Bir Lezzet!" yazan bir pakete takılıyor.

Şimdi durun ve düşünün - köpeğimizin dana yahnisi isteyip istemediğini gerçekten bilebilir miyiz?

Uyurken tavuk ve somon tatları arasındaki farkı düşünüyorlar mı?

Muhtemelen hayır.

Yine de burada, evcil dostunuzun tavuk güveci yerine dana yahnisini tercih edip etmeyeceğini düşünüyoruz.

Sanki bir restoran menüsünden yemek seçiyormuşuz gibi 🙂

Bu durum evcil hayvanlarımızdan çok bizim hakkımızdadır.

Köpeklerimizi seviyoruz ve bu sevgimizi insani tercihlerimizi onlara yansıtarak gösteriyoruz.

"Köpeklerinizin en lezzetli yiyecekleri yemesi ve mutlu olması için" - bu cümle gerçekten köpeklerle ilgili değil, değil mi?

Bu, evcil hayvanlarımız için en iyisini sağlama arzumuza dokunarak, doğrudan kalplerimize yönelik zekice hazırlanmış bir reklam mesajdır.

Ancak gerçekte, köpeğimizin o gurme dana yahnisini sevip sevmediğini ya da onu sadece başka bir yemek olarak görüp görmediğini gerçekten bilmiyoruz.

Şimdi, beni yanlış anlamayın (ve lütfen linçlemeyin), evcil hayvan mamasının kalitesi onların sağlığı için büyük önem taşıyor.

Ancak konu tatlar ve gurme etiketler olduğunda, köpeğin damak tadından çok sahibinin duygularına hitap etmek söz konusudur.

Düşündüğünüzde bu pazarlama dehasıdır.

Markalar, evcil hayvanlarımıza özel, hoşumuza gidebilecek bir şey verdiğimize inandığımızda, bunun bizi şefkatli, sadık sahipler gibi hissettirdiğini biliyor. Peki bu his? Oldukça güçlü bir duygu.

Bu nedenle, bir dahaki sefere kendinizi iki mama ambalajı arasında tartışırken bulduğunuzda, unutmayın - bu sadece mama ile ilgili değil. Bu seçimlerin evcil hayvan sahipleri olarak bize nasıl hissettirdiğiyle ilgili.

Sadece köpek maması satın almıyoruz; iç huzuru, tüylü dostlarımıza en iyisini verdiğimizin güvencesini satın alıyoruz. İşte bu, insan ruhuna dair önemli bir içgörüdür.

💡 Duygusal Çekiciliğin ve Müşteri Projeksiyonunun Gücü

Köpek maması pazarlamasına ilişkin bu gözlemden bir start-up ya da şirket için çıkarılacak ana ders, duygusal çekiciliğin ve müşteri projeksiyonunun gücüdür.

Mesele sadece ürünün kendisi değil, müşteriye nasıl hissettirdiği ve onlar için temsil ettiği değerlerdir.

Bunun nasıl bir pazarlama fikrine dönüştürülebileceği hakkında birkaç fikir:

1. Müşterinizin Duygusal İhtiyaçlarını Anlayın

İnsanlar genellikle duygularına dayanarak ürün satın alır ve daha sonra satın alımlarını mantıkla gerekçelendirir. Hedef pazarının duygusal ihtiyaçlarını ve arzularını derinlemesine anlamalısınız. Neye değer veriyorlar? Satın alma konusunda kendilerini iyi hissetmelerini sağlayan şey nedir? Bir evcil hayvan maması şirketi için bu, ilgili ve sorumlu bir evcil hayvan sahibi olma hissidir. Başka bir start-up veya şirket içinse lüks, güvenlik veya bir topluluğun parçası olma hissi olabilir.

2. Yankı Uyandıran Bir Hikaye Oluşturun

Bu duygusal itici güçleri anladıktan sonra, markanızın hikayesini bu duygularla örtüşecek şekilde oluşturun. Örneğin, çevre dostu ürünler satan bir marka, daha sağlıklı bir gezegene katkıda bulunma anlatısına odaklanabilir; bu da müşterinin kendisini sorumlu ve ileri görüşlü hissetmesini sağlar.

3. Bu Değerleri Markanızın Her Alanına Yansıtın

Bu duygusal çekicilik ürün tasarımınız, ambalajınız ve reklamlarınızdan sosyal medya varlığınıza ve müşteri hizmetlerinize kadar her şeye yansıtılmalıdır. Bu, ilişkilendirilmek istediğiniz değerleri ve duyguları pekiştiren tutarlı bir deneyim yaratmakla ilgilidir.

4. Bu Duygulara Doğrudan Hitap Etmek için Spesifik Hedefler Belirleyin

Pazarlama kampanyalarınızı doğrudan bu duygusal ihtiyaçlara hitap edecek şekilde uyarlayın. Uyandırmak istediğiniz duyguları yansıtan bir dil, görseller ve referanslar kullanın. Örneğin, bir sağlıklı gıda şirketi, müşterilerinin sağlık ve canlılık arzularıyla bağlantı kurmak için canlı, enerjik insanların görüntülerini ve hikayelerini kullanabilir.

5. Müşteri Katılımını Teşvik Edin

Müşterilerin markanızla etkileşime geçmeleri ve kendi hikayelerini paylaşmaları için yollar yaratın. Bu sosyal medya, yorumlar veya topluluk etkinlikleri yoluyla olabilir. Müşteriler, kendi değerlerini paylaşan ve ürününüzden yararlanan başkalarının gerçek hayattan örneklerini gördüklerinde, markanızla aralarındaki duygusal bağı güçlendirir.

Bir start-up veya şirket, müşterilerinin duygusal ihtiyaçlarını anlayıp bunlardan faydalanarak ürünün ötesine geçen güçlü bir pazarlama stratejisi oluşturabilir ve markanın değerlerine ve hikayesine derinden bağlı hisseden sadık bir müşteri tabanı inşa edebilir.

Fakat lütfen duygusal pazarlamayı = insanları kandırmak gibi düşünmeyin, arada ince fakat önemli bir çizgi var 🙂 Sonra kendinizi sosyal medya ifşaalarında görmeyin.